TUBİDER
27 Yaşında
| Evrensel Tüketici Hakları | Bilinçli Tüketici Eğitim Programı | Künye | Faydalı Linkler | Üyelik Formu | Dergi Talep Formu | Bize Ulaşın | Tüketici Koruma |

12.12.2024
Ana Sayfa
Tüketici Koruma
Güvenli Gıda
Köşe Yazıları
GDO
SÜT ve ÜRÜNLERİ
TÜBİDER Başkanı
10 Yararlı Besin
Tüketici Hakları



GDO

GENETİK TEHLİKEYE DİKKAT!

Ne yiyeceğimize ve ne ekip dikeceğimize karar verme hakkımızı korumak isteyen bizler, GDO’ların tüketiciler, üreticiler, doğal yaşam, çevre ve ekoloji üzerinde risk oluşturduğuna dair haklı ve ciddi endişeler taşımaktayız. Ülkemiz genelinde, insan sağlığı, tarım ve ekoloji için karşı durduğumuz bu ürünlerin yurdumuza sokulması, ekilmesi, gıda ve yem olarak tüketilmesine karşı çıkıyoruz.”
yerel ve ulusal basının çeşitli organları aracılığıyla sürekli olarak genetiği değiştirilmiş gıdaları gerek çevre ve ekoloji riskleriyle, gerek sağlık riskleriyle, gerekse uluslararası biyoteknoloji tekellerinin gerçek niyetlerini sergileyerek Türkiye gündeminde tuttu. Milyonlarca insan GDO kavramı ile tanıştı.
GDO nedir?
GDO, uluslararası literatürde kısaltılmış şekliyle “GM” veya “GMO” olarak geçen “Genetically Modified Organism”in Türkçe karşılığı. GDO’nun tarifi şu: “Modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilmiş yeni bir genetik materyal kombinasyonuna sahip olan herhangi bir canlı organizma.”
Gen değişikliği tarım, sağlık, gıda endüstrisi gibi pek çok alanda kullanılıyor. Karşı durduğumuz konu GDO’nun tarımsal alanda kullanılması.
Neden karşıyız?
GDO’lar hayatımıza çok uluslu, tekelleşmiş biyoteknoloji ve tohum şirketlerinin bazı tarımsal bitki ve hayvan türlerini ve bazı mikroorganizmaların genleri üzerinde değişiklikler yaparak onları patent altına alması ve piyasaya sürmesiyle girdi.
GDO’lar tarım alanında giderek yaygınlaşıyor. Şirketler GDO’lar sayesinde her tohum satışında patent bedeli tahsil ederek yeni bir kazanç kapısı elde etmiş durumdalar. Tüm dünyada itirazların yükselmesine neden olan da tam olarak bu durum. Bir canlı türünün bir şirketin malı sayılabilmesi etik alanda pek çok tartışmaya yol açıyor. Genlerin patent altına alınması, insanlığın bugüne kadar karşılaştığı sömürü biçimlerine bir yenisinin daha eklenmesi anlamına geliyor.
Biyoteknoloji şirketleri dünyanın dört bir yanındaki bitki türlerini patent altına almaya başladı. Söz konusu şirketler genetik çeşitlilik açısından yoksul sayılabilecek batılı ülkelerde yer alıyor, bu nedenle gözlerini genetik çeşitlilik açısından zengin sayılabilecek, üçüncü dünya ülkeleri tabir edilen ülkelere dikmiş durumdalar. Yoksul ülkelerde bulunan bitki türlerinin patent altına alınması büyük sorunlara yol açabilir. Dünya Ticaret Örgütü’nün toplantılarında en çok tartışma yaratan konulardan biri de patent hakları konusu. Hindistan gibi bazı ülkeler kendi biyolojik çeşitliliklerine sahip çıkabilmek için ABD, Kanada gibi ülkelerin dayattığı patent düzenlemelerine karşı duruyor. Çoğu yoksul ülkede bu alandaki yasal düzenlemeler tamamlanmış değil, zaten zar zor ayakta durmakta olan tarım sistemleri şimdi de patent tehditi ile karşı karşıya.
GDO, giderek yoksullaşmış, endüstriyel tarım sistemi sayesinde kendi topraklarında köle haline gelmiş olan çiftçiler için yıkım anlamına geliyor. Günümüz çiftçisi, enerji, tohum, sentetik-kimyasal ilaç ve kimyasal gübreden oluşan dört temel girdi ile tarım yapıyor. GDO’lar sayesinde bu dört girdiye bir de patent bedeli eklenecek. Üstelik GDO’lar çiftçinin en temel haklarından biri olan ürününden tohumluk ayırma hakkını da elinden alıyor. GDO’lu ekim yapan çiftçi her yıl yeni tohum satın almak zorunda kalacak.
Sorun patentle sınırlı değil. GDO’lar biyoçeşitlilik açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Tozlaşma yoluyla kilometrelerce uzağa taşınabilen GDO’lu polenler, yabani olanlar da dahil olmak üzere kendine akraba çeşitlere bulaşıp onların genetiğini değiştirebiliyor. Bu, yerel tarımsal türlerin giderek azalması, onların yabani akrabalarının yok olması gibi sonuçlar doğurabilir. Kimyasal ilaçlar, gübreler vb. endüstriyel tarım teknikleri nedeniyle zaten azalmış olan tarımsal türler şimdi bir de GDO tehditi altında. Bazı türlerin ortadan kalkmasının doğuracağı ekolojik etkileri tahmin etmekse neredeyse imkânsız. Ekolojik ortamı içerisinde hassas bir dengeyle birbirine bağlı olan canlılardan biri ya da birkaçının yok oluşu tüm dengeyi altüst edebilir.
Tüketicilerin karşı karşıya kalacağı sorunlar da ayrı. Soframızdaki yemeğin, örneğin bir sebzenin içerisinde bakteriden balığa kadar birçok başka türden canlının geni bulunabilir. Milyonlarca yıldır alıştığımız beslenme biçimi ani bir değişikliğe uğramış durumda. Bunun sonucu ne gibi sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceği ise meçhul. Çünkü biyoteknoloji tekellerinin baskısı nedeniyle bu konuda yeterli araştırma yok. Bazı araştırmalar GDO’lu ürünlerin alerjik ve toksik etki yapabildiğini ve antibiyotiğe direnç yarattığını ortaya koyuyor.
Ülkemizdeki gibi yasal düzenlemeleri tamamlanmamış ya da etiketlemeyi zorunlu kılmayan ülkelerde GDO’lu ürünler herhangi bir uyarı bulunmaksızın piyasaya sürülebiliyor. Bu, tüketicinin en temel haklarından biri olan “ne yediğini bilme hakkı”nı hiçe saymak anlamına geliyor.
Özetle; ülkemiz tarım ve gıda sistemi GDO’lu tarım tekniği olmaksızın da yeteri kadar sorun yaşıyor. Bu sorunları çözmekte dahi zorlanan bir tarım ve gıda sisteminde GDO’ların kullanımı yıkım anlamına gelebilecek tehditler içeriyor. GDO, insanlığın çıkarına değil, yıllık satış ciroları 200 milyar doları bulan, tekelleşmiş bir avuç çok uluslu şirketin çıkarına hizmet ediyor. İşte tüm bu nedenlerden dolayı tüketicileri, ekolojik ve toplumsal sorunlara duyarlı olan herkesi “GDO’ya Hayır” demeye çağırıyoruz.


Diğer Haberler
  • GENETİK TEHLİKEYE DİKKAT!

  • Tüketici Bilinci

    MERKEZ BANKASINDAN Kredi kartında fahiş Gecikme faiz oranı yıllık 30.24.!

    Merkez Bankası tüm uyarılarımıza karşın akdi faiz ile temerrüt faiz oranlarını bankaların istekleri doğrultusunda belirlemeye devam ediyor. Merkez Bankası tarafından, 01/07/2024-31/07/2024 tarihleri arasında da kredi kartlarına uygulanacak olan, akdi faiz oranını yüzde 4,25 temerrüt faiz oranını,yüzde 4,55 olarak belirlemesi ile kredi kartı sorunu artarak devam ediyor.
    Bu faiz oranının tüketiciye yalın maliyeti yıllık 51.00, Gecikme (temerrüt) faizi ise yüzde 54,06 bileşik faiz olarak da yüzde neredeyse yüzde 70 oranında yansımaktadır.
    Nakit çekimlerde ise, bu oran akdi %60, Temerrüt 63,60 ve bileşik faiz %80 lere çıkmaktadır.
    Devamı..



    TÜBİDER
    Tüketici Bilincini Geliştirme Derneği
    Rıhtım Cad. Çiçekçiler Çarşısı Girişi Kadıköy - Istanbul
    Tel: (0216) 449 26 26 - 449 29 29
    Internet:www.tubider.com

    Design by Telmar Network